SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MENAKİB

<< 1468 >>

DEVAM: 25. İSLAM DÖNEMİNDE NÜBUVVET ALAMETLERİ

 

حدثني يحيى: حدثنا عبد الرزاق، عن معمر، عن همام، عن أبي هريرة رضي الله عنه:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (لا تقوم الساعة حتى تقاتلوا خوزا وكرمان من الأعاجم، حمر الوجوه، فطس الأنوف، صغار الأعين، وجوههم المجان المطرقة، نعالهم الشعر).

تابعه غيره، عن عبد الرزاق.

 

[-3590-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

"Acemlerden kırmızı yüzlü, basık burunlu, küçük gözlü, yüzleri kat kat deriden yapılmış kalkanları andıran, ayakkabıları kıldan yapılmış Huz ve Kerman(lılar) ile savaşmadığınız sürece kıyamet kapmayacaktır."

 

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان قال: قال إسماعيل: أخبرني قيس قال: أتينا أبا هريرة رضي الله عنه فقال:

 صحبت رسول الله صلى الله عليه وسلم ثلاث سنين، لم أكن في سني أحرص على أن أعي الحديث مني فيهن، سمعته يقول، وقال هكذا بيده: (بين يدي الساعة تقاتلون قوما نعالهم الشعر). وهو هذا البارز. وقال سفيان مرة: وهم أهل البارز.

 

[-3591-] Kays dedi ki: "Ebu Hureyre r.a.'ın yanına gittik. Dedi ki:

 

Üç yıl Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sohbetinde bulundum. Bu zaman zarfında olduğu kadar hadisi bellemeye olan tutkum gibisini geçmiş yaşlanmın hiçbirisinde görmemişimdir. Ben onu -eliyle şöyle yaparak- şöyle buyururken dinledim:

 

Kıyamet kopmadan önce ayakkabıları kıldan olan bir kavim ile savaşacaksınız. Bu kavim işte bu Bazir (denilen yerde) bulunanlardır."

 

Bir defasında da ravi Süfyan: "Onlar Bariz halkıdırlar demiştir."

 

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا جرير بن حازم: سمعت الحسن يقول: حدثنا عمرو بن تغلب قال:

 سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (بين يدي الساعة، تقاتلون قوما ينتعلون الشعر، وتقاتلون قوما كأن وجوههم المجان المطرقة).

 

[-3592-] Amr b. Tağlib dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinledim:

 

Kıyamet gününden önce sizler kıldan ayakkabılar giyen bir kavim ile çarpışacaksınız. Yine sizler yüzleri kat kat deriden yapılmış kalkanları andıran bir kavim ile de savaşacaksınızdır."

 

 

حدثنا الحكم بن نافع: أخبرنا شعيب: عن الزهري قال: أخبرني سالم بن عبد الله: أن عبد الله بن عمر رضي الله عنهما قال:

 سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (تقاتلكم اليهود، فتسلطون عليهم، ثم يقول الحجر: يا مسلم، هذا يهودي ورائي فاقتله).

 

[-3593-] Abdullah b. Ömer r.a. dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinledim:

 

Yahudiler sizinle savaşacak, siz onlara musallat kılınacaksınız. O kadar ki taş:

 

Ey Müslüman, işte bu bir yahudidir, arkama saklanmıştır, onu öldür, diyecektir."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Ona namaz, sadaka ... keffaret olur." ez-Zeyn b. el-Muneyyir der ki: HanımOar) ile fitneye maruz kalmak onlara meyletmek suretiyle yahut da günleri paylaştırmak hususunda onlardan uzak kalmak ve değişik hanımların doğurdukları çocuklar hususunda bile birini diğerine tercih etmek suretiyle olur. Onlara sahip oldukları haklarının verilmemesi suretiyle de olur.

 

Mal ile fitneye maruz kalmak, ibadeti ihmal edecek kadar mal ile uğraşmak suretiyle ya da maldaki Allah'ın hakkını vermemek ile olur.

 

Çocuklar sebebiyle fitneye maruz kalmak ise, çocuğa tabii olan meyil ve onu herkese tercih etmek duygusuyla ortaya çıkar.

 

Komşu ile fitneye maruz kalmak, onu kıskanmak, karşılıklı övünmek, haklar hususunda sıkıştırmak, onu görüp gözetmeyi ihmal etmek ile sözkonusu olur. Daha sonra şunları söylemektedir: Sözü geçenler sebebiyle fitneye maruz kalmanın nedenleri belirttiğim örneklere münhasır değildir. Bunlara keffaret olacağı ile alakalı olarak diğer ibadetler arasında özellikle namazın sözkonusu edilmesi suretiyle de namazın büyüklüğüne bir işaret etmiş olmaktadır. Bununla birlikte diğer hasenatın, bu gibi fitnelerden ötürü sözkonusu olan günahlara keffaret olmaya elverişli oluşunu ortadan kaldırmaz. Diğer taraftan sözü geçen keffaret bizzat sözü edilen hasenatın ilenmesi ile tahakkuk etme ihtimali de vardır, bunun iyiliklerle kötülükler arasındaki muvazene ile ortaya çıkması ihtimali de vardır. Fakat birincisi daha güçlü görünmektedir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Denizin dalgaları gibi dalgalanan" yani deniz dalgalarıyla coştuğu vakit onun gibi dalgalar halinde coşarak gelen (fitneler) demektir. Bu ifadeler ile aşırı derecedeki düşmanlıklara, çok sayıdaki anlaşmazlıklara ve bundan ortaya çıkan karşılıklı kötü sözler söylemeye ve çarpışmaya kinaye yoluyla işaret etmiş olmaktadır.

 

"Ey müminlerin emiri, ondan dolayı senin için korkacak bir şey yoktur." "Çünkü seninle onun arasında kilitli bir kapı vardIL" Yani sen hayatta kaldığın sürece o fitnelerden bir şeyortaya çıkmayacaktır. İbnu'l-Muneyyir dedi ki:

 

Huzeyfe sırrı korumaya dair olan gayret ve ısrarını tercih ederek Ömer'e sorduğu soruya açıkça cevap vermemiştir. Sadece kinayeli olarak ona cevap vermiştir. Bununla birlikte bu gibi hususlarda böyle bir yolla (açıklamada bulunması için) izin verilmiş gibi görünmektedir.

 

Nevevi der ki: Muhtemelen Huzeyfe, Ömer'in öldürüleceğini biliyordu, fakat ,ona öldürüleceğini söylemekten hoşlanmamıştır. Çünkü Ömer o kapının kendisi olduğunu biliyordu. Bu sebeple Huzeyfe öldürüleceğini açıkça ifade etmeksizin maksadı   gerçekleştirecek bir başka ifade kullanmıştır. --- Nevevi'den alıntı burada sona erdi.

 

"Sizler Huz'lular ile savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır." Bunlar Acemler-

den (Arap olmayan) bir kavimdir.

 

"Yüzleri kırmızı, burunları basık." Basık ve yayık burunlu kimseler demektir. "Ömrümün hiçbir yılında" ömrümün senelerinin hiçbirisinde demektir. "Yahudiler sizinle savaşacak ve siz onlara musallat kılınacaksınız." Ahmed'in zikrettiği rivayette şöyle denilmektedir: "Deccal-Medine'nin dışındaki- şu düzlüğe inecek. Sonra yüce Allah ona Müslümanlari musallat edecek, onun taraftarlarını öldüreceklerdir. Hatta biYahudi bir ağacın ve bir taşın arkasında saklanacak ama o taş ve ağaç müslümana şöyle diyecektir: İşte bu{radaki) bir yahudidir. Haydi onu öldür."

 

Buna göre Yahudilerle savaşmaktan maksat, Deccal'in çıkacağı ve Isa'nın ineceği zamanda bunun gerçekleşeceğidir. Nitekim Deccal'in ortaya çıkması ve İsa'nın inişi ile ilgili olarak Ebu Umame'nin rivayet ettiği hadiste bu husus açıkça ifade edilmiştir. O hadiste şöyle denilmektedir: "Deccal'in arkasında hepsi de süslü kılıçları bulunan yetmişbin Yahudi olacaktır. İsa ona Lud kapısı yakınında yetişecek, onu öldürecek Yahudiler de yenilip dağılacaklardır. Yahudinin arkasına sığınıp saklanacağı hiçbir şey yoktur. Saklandığı her bir şey mutlaka Allah tarafından konuşturulacak ve o da Müslüman olan kimseye: Ey Allah'ın kulu, işte (arkamda) bir Yahudi var, gel de onu öldür diyecektir. Ancak Garkad ağacı bunu yapmayacaktır, çünkü o onların ağaçlarındandıL"

 

Hadisi İbn Mace uzunca zikretmiş olup, aslı Ebu Davud'dan diye rivayet edilmiştir. Buna yakın bir rivayet de Semuralnın rivayet ettiği hadis olup Ahmed'de hasen bir isnadla yer almaktadır.

 

Hadisten anlaşıldığına göre kıyametin kopmasına yakın bir zamanda ağaç ve taş gibi cansız varlıkların konuşması gibi çeşitli alametler ortaya çıkmış olacaktır. İfadenin zahirinden anlaşıldığına göre, bu cansızlar gerçek manada konuşacaklardır. Ayrıca İslam dininin kıyamet gününe kadar baki kalacağı da anlaşılmaktadır.

 

Nebi efendimizin, "Yahudiler sizinle savaşacaktır" ifadesinden bir şahsa hitap ederken, bir şekilde onunla aynı yolda olan başkalarının kastedilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü o dönemde hitap ashab-ı kiram'a idi. Maksat ise onlardan çok uzun bir süre sonra gelecek olanlardır. Fakat onlar da sonradan geleceklerle birlikte iman bakımından ortak olduklarından bu şekilde onlara hitap edilmesi uygun görülmüştür.